Edat örnekleri nelerdir, Edat çeşitleri ve Edatlar hakkında bilgi.
Kendi başlarına anlamları olmayan, hiçbir nesne ve hareketi karşılamayan, cümle içinde birlikte kullanıldıkları kelimelerle kendilerinden sonra gelen diğer kelimeler arasında çeşitli anlam ilişkileri kurmak üzere görev yapan ve bu suretle bir ölçüde anlam kazanan kelimelere edat denilir.
I. Edatların yapı bakımından sınıflandırılması
1. Doğrudan edat olan basit kelimeler Bir kısım edatlar yapı bakımından basit kelimelerdir. Ne kendileri türemiştir, ne de kendilerinden kelime türemiştir. Doğrudan doğruya edattırlar ve basittirler: “gibi, kadar, için, üzere, ile, dolayı, ötürü, dek, değin…” edatları bu sınıfa girer.
2. Edat yerine kullanılan kelimeler: Bir kısım isim soylu kelimeler de cümle içindeki görevlerine göre edat olarak kullanılırlar: “geri, önce, sonra, evvel, böyle, karşı, taraf, yan, göre, nazaran…” gibi kelimeler bu sınıfa girer.
3. Ekler ulanarak yapılan edatlar: edatlar bazı kelimelere çeşitli ekler ulanmak suretiyle yapılmış olanlardır: “yüzünden, bakım-ından, suret-iyle, sebeb-iyle, hakkı-jcda, taraf-mçjâû…” gibi.
4. İsmin halleriyle birleşip kullanılan edatlar: Bazı dil bilgisi kitapları bu sınıftaki edatları, kullanılışlarına göre ‘birleşik edatlar” olarak da kabul eder. Bazı edatlar ismin yalın haliyle, -e hal eki almış, -den hal eki almış şekliyle birleşebi-
lif.
a) Yalın halde kullanılan edatlar “gibi, için, ile, kadar…” Örnekler: gibi- “Gece yürüyor, karanlığı kurtaran gi-bj_koyulaşıyor.” (K. Tahir, Fermanlı HocsF dan). “Arslan gibi koçyiğit adamsın.” (K. Tahir, Arabacı’dan)
için- “Tren işlerse arabaya iş kalmaz mı? Kamyonlar için de böyle denildiydi.” (K. Tahir, Göl İnsanları’ndan)
ile- “Elindeki teneke ibrik-Je.aptestten geliyordu.” (K. Tahir, Göl Insanları’ndan)
kadar- “El kadar bir kâğıdı gelseydi, imama okutsaydım, hiç yanmazdım.” (K. Tahir, Arabacı’dan)
b) İsmin -e hal eki şekliyle birleşen edatlar: Edatların bir kısmı ismin -e hal eki almış şekliyle birleşir. Bunlar: ait, dâir, doğru, göre, kadar, karşı, nazaran, rağmen edatlardır.
ait- “Geçmiş -e ait olaylara gelince, bunlar da uydurulmamış, bilenlerden dinlenmiş.” (Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış’tan)
dair- “Abdülhak Hamid’in şiiri -ne dair kanaatim vardır.” (Y. Kemal, Siyasî ve Edebi Portreleri’nden) “Hamdi bir müddet tahlisiye gemilerinde tayfalık yaptığından
“Vücudu Tokurcun suyu gibi köpürmüşe benziyordu.” (Sait Faik Balıkçının Ölü-mü’nden)
“Hep tozdan beyaz elbiseli insanlar, sanki bu insanlar bir bulut arasındadırlar.” (Saik Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
“Ftrka kâtili mutemetle beraber aynı yorgunluk içinde yoruldu.” (Saik Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
“Davulcu, bir yemenici çırağı ile bir mekteplinin arasına davulunu koydu.” (Saik Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
“ihtiyar çingene, parasından beş kuruş kırmak için dört oözle onu bekliyordu.” (Saik Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
“Idris’in sandalı jle_ köprüde balık tutuyorduk.” (Sait Faik, Balıkçının Ölümü1 nden)
b) Dolaylı tümleç: Örnekler:
“Ta kasaba-ya kadar bir kere olsun ardına dönüp bakmadı.” (Sait Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
“Kasaba haricine söğüt ağaçları gölgesinden isteksiz ve kaygusuz akan sazan ve yayın balıkları dolu çay kenarına doğru yürüdüler.” (Sait Faik, Balıkçının Ölümü’nden)
Ç) Edat cümle içinde ek – fiil almış yüklem göreviyle kullanılır. Örnek:
“Tam onun söylemiş olduğu gibi-(dir).“
“Hep ağladığım senin için(dir).” ‘”Bu iş* buraya kadar” gibi.